İç pazarda yerli payı % 30'un altına inen otomotiv sanayicileri, çıkış aradığı ihracatta da tehdit sinyali aldı. OSD Başkanı Eroldu, “Kamyon ihracatında ilk dokuz ayda %44’lük sert bir düşüş var. Kamyon her zaman öncü göstergedir. Kamyondaki bu daralma Avrupa’daki durgunluğun bir öncüsü. Bu daralma daha sonra tüm işlerimize yayılabilecek bir risk taşıyor” dedi. Öte yandan otomotiv tedarik sanayiinde de tekstildeki gibi üretimi Fas ve Mısır'a kaydırma başladı.
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Başkanı Cengiz Eroldu, geçen hafta düzenlediği basın toplantısıyla otomotiv sanayisinin Ocak-Eylül 2024 dönemine ilişkin, üretim, ihracat ve iç pazar verilerini açıkladı. Toplantı kapsamında sektörün önündeki riskleri ve fırsatları da değerlendiren Eroldu, iç pazarda yerli payındaki azalmanın şiddetini artırarak devam ettiğini vurgularken, çıkışın arandığı ihracatta da çeşitli tehditlerin olduğunu dile getirdi.
İlk 9 ayda toplam otomotiv üretiminde yüzde 7’lik bir gerileme olduğunu dile getiren Eroldu, “Bu tabi ağırlıklı olarak iç piyasadaki yerli üreticilerin zemin kaybetmesinden geliyor” dedi. Toplam üretim düşerken aynı dönemde ihracatın adetsel olarak geçen yıla paralel olduğunu, miktar olarak ise 26,7 milyar dolarla artmaya devam ettiğini belirtti.
İhracattaki sınırlı artışın, Türk tedarik sanayiine Avrupa’dan gelen talebin artmasından kaynaklandığı ifade eden Cengiz Eroldu, “İhracat rakamlarında tedarik sanayisinin payı önemli. Avrupa’da artan enflasyonun Türkiye’den tedarik motivasyonunu artırdığını, bunun da ilk sonuçlarını görmeye başlıyoruz. Aslında ana firmalardan çok ihracatı büyüten biraz da tedarik sanayisinin ihracatının artmış olması” dedi. Tedarikteki büyümenin etkisiyle eylülde tüm zamanların en iyi ihracatı yapıldı. Eroldu, Avrupa’daki enflasyonun tedarikçi için fırsat yaratsa da maliyet artışının yarattığı baskıyla bazı ana sanayii devlerinin bazı fabrikaları kapatma kararı almasının ise iş kaybı anlamına geldiğini söyledi.
“Yerli payındaki azalma, şiddetini artırdı”
Cengiz Eroldu, ihracatta ilk 9 ayda verilerin çok olumsuz olmamasına rağmen, geleceğe yönelik büyük endişeleri olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: “İç pazarda yerli payının azaldığı bir dönemde İhracatla kendimize çıkış aradığımız bir dönemdeyiz. Fakat ihracatta da birtakım tehditler var, birtakım sorunlar var. Küreselde zorlu bir döneme giriliyor. Zorlu bir sınav var. Bu gelişmeler bizi korkutuyor. İlk dokuz ayda kamyon ihracatında yüzde 44’lük sert bir gerileme var. Bizim açımızdan kamyon her zaman öncü bir göstergedir. Ticarette, sanayide yavaşlama, durgunluk başladığı zaman bunun ilk belirtisi kamyon tarafından gelir. Bu da aslında Avrupa’daki durgunluğun bir öncüsü. Bu tabi kamyonla başlayıp daha sonra tüm işlerimize yayılabilecek bir risk. Avrupa pazarında azalmaya yönelik, durgunluğa yönelik bir trendin olduğu görülüyor. Ağustosta Avrupa pazarı yüzde 18 geri gelmişti. Eylülde de İspanya hariç yine büyük pazarların daraldığını görüyoruz;: Avrupa pazarında yaşanan daralmanın en önemli etkilerinden biri tabii ki enflasyon. Diğer yandan yoğun bir Çin rekabeti var, elektrikli araç talebinde yavaşlama var. Bir yandan yüksek bir yatırım ihtiyacı var ama kâr marjları tabii düşen pazarda çok baskı altına girdi.”
İç pazarda yerli payının azalmanın şiddetini artırdığını dile getiren Eroldu, “İlk 9 ayda yerli payında 6 puanlık bir geri gelme varken, eylül ayına baktığımız zaman 8 puanlık bir geri gelme var ve iç pazardaki yerli üreticilerin payı yüzde 30’un altına indi. Hafif ticari araçlardaki yüzde 49 olan yerli payı, yüzde 30’lara gerilemiş durumda. Otomobilde de yüzde 31’den yüzde 29’a az bir miktar gerileme söz konusu” dedi.
"İç pazarı koruyacak önlem şart"
İhracat pazarlarındaki daralmanın çok önemli bir risk olduğunu belirten Eroldu “Bu açıdan bakıldığında, yerli üreticiler olarak iç pazardaki yerli ürünlerin payının gelişimini sağlayıcı önlemler alınmalı muhakkak. İklim hedefleri hepimiz için önemli. Burada ekonomiye, sanayiye ve nihai kullanıcıya hizmet edecek bütüncül bir yaklaşımla mevcut araç parkının gençleştirilmesine yönelik bir politika geliştirilmesini önemli buluyoruz. Çevre Bakanlığı üzerinden bir çeşit ‘yeşil fon’ oluşturup trafikteki eski araçlar bertaraf edilebilir" dedi.
Traktörde, kredi avantajı kalmadı
Otomotiv sanayiinde toplam kapasite kullanım oranının yüzde 69 seviyesine geldiği bilgisini veren Eroldu, traktör tarafında da önemli kayıplar yaşandığını belirterek, "Ziraat Bankası kredileri traktör talebinde çok önemli etkisi olan bir unsurdu. Oradaki faizlerin azalması ve bir miktar da kredi bulunurluğundaki yavaşlama satışları ” dedi.
Yılsonu beklentileri aşağı yönlü revize edildi
İhracat pazarlarında yaşanan gelişmelere paralel sektör yılsonu hedeflerini de aşağı yönlü revize etti. Geçen temmuz ayında sektörün yılsonu için ihracat öngörüsünü 1 milyon 70 bin adet ila 1 milyon 120 bin adet olarak açıklayan OSD yetkilileri, bu sayının 1 milyon adet ila 1 milyon 100 bin adete çekildiğini söyledi. Buradaki düşüşe paralel yıl sonu üretim hedefinde de 120 bin adete varan aşağı yönlü bir revize yapıldı. Sektörün yılsonu üretim öngörüsü 1 milyon 330 bin adet ila 1 milyon 480 bin adet arasında.
Tedarikçi, üretimi yurt dışına kaydırıyor!
Türkiye sanayisinin önemli sektörlerinden hazır giyim ve konfeksiyon ihracatında yaşanan daralmaya değinen Eroldu, “Bu Türkiye’nin rekabetçilik kaybının en hızlı göstergesi. Çünkü özellikle konfeksiyonda üretim merkezini değiştirmek basit bir iş ve hızlı bir şekilde konfeksiyon tarafından özellikle Türkiye’den Kuzey Afrika ülkelerine doğru bir hareketlenme olduğunu görüyoruz. Bu rekabet kaybı belki şu anda otomotivi etkilemiyor çünkü otomotivde üretim merkezlerini değiştirmek hemen yapılabilecek bir şey değil ama rekabetçilik kaybının uzun süre devam etmesi aslında Türk otomotiv sanayisi için de önemli bir riski bünyesinde barındırıyor. Dolayısıyla hızlı cevap veren sektörlerin Türkiye’den üretimlerini çıkartmaya başladıklarını bu tablo bize söylüyor. Bu da aslında çok önemli bir gösterge. Bazı otomotiv tedarikçileri de mesela özellikle kablocular, Mısır ve Tunus’a gidiyorlar. Çünkü çok ucuz iş gücü var” açıklamasını yaptı.
“Orta kesim araç alamıyor, lüks segmentte satışlar artıyor”
• Türkiye’de yüksek enflasyona paralel tüm araçların yüzde 80 ÖTV dilimine girdiğini hatırlatan Cengiz Eroldu, ÖTV matrahlarının güncellenmesi gerektiğini söyledi. Eroldu, “Bugün bir premium araçla giriş seviyesi bir aracın aynı vergi dilimine sahip olması doğru değil. Orta kesimin mobiliteye erişme ihtiyacı karşılanamadı. Bu durum Türk insanının mobiliteye ulaşımını engellerken, yerli araçların da pazar kaybetmesine neden oluyor. Premium segmentte ise bir kayıp yok, tam tersine satışlar artıyor. Bugün eğer ÖTV yüzde 50 olsa, o 1 milyonluk TL’lik araç, 600 bin TL olurdu herhâlde” dedi.
“Avrupa’dan ithal eden, bile yerli üreticiden avantajlı hale geldi"
• Cengiz Eroldu, araç fiyatları konusunda Avrupa’da nasıl stres varsa Türkiye’de de aynı stresin olduğuna vurgu yaparak, "2023’te satıcı piyasası hakimdi. Çünkü araç bulunurluğu konusunda zorluklar vardı. Şimdi bir kere alıcı piyasasına geçtik. Tabii alıcı piyasası ve özellikle Avrupa’da yaşanan rekabet, Çinli oyuncuların devreye girmesi bir kere herkese fiyatların üzerinde bir baskıya yol açtı. İçinde bulunduğumuz durumda yerli üreticilerin rekabet kaybına yol açıyor, Şimdi bugün enflasyonun kurdan daha yüksek olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Ve böyle olunca siz Avrupa’dan ithalat yapıyorsanız Türkiye’de üretene göre daha avantajlı bir konumdasınız” diye konuştu.
Kaynak: Ekonomim.com
Ventur Gümrük Müşavirliği tarafından derlenmiştir