Alüminyum Sektöründe Nitelikli Çalışan Problemi

ASO’nun Alüminyum Doğrama İmalat Sanayi Komitesi üyeleri bir araya gelerek sorunlarını ve çözüm önerilerini dile getirdi. Sektörün temel sorunlarının başında eleman bulamamanın geldiğini belirten komite üyeleri, bir kaynak ustasının maaşının beyaz yakanın üstünde olduğunu belirtti.

 

Yuvarlak Masa toplantısının konuğu Ankara Sanayi Odası (ASO) 17 numaralı Alüminyum Doğrama İmalat Sanayi Komitesi oldu. Hemen hemen tüm sektörlerde olduğu gibi alüminyum sektöründe faaliyet gösteren sanayiciler de başta kalifiye olmak üzere ‘eleman’ bulmaktaki güçlüklerden bahsettiler. Komite üyeleri tıpkı futbolcu gibi kalifiye eleman transferlerinin de başladığının altını çizerken, Avrupa’ya yönelik lojistik maliyetlerinin de Doğu Avrupa’dan giden ürünlerin birkaç katı olmasından yakındılar. Sanayiciler, özellikle patent sisteminin de mevcut patentleri korumakta yetersiz kaldığını bildirdiler.

Kaynak ustası beyaz yakalıdan çok kazanıyor         
Yıllardan beri konuştuğumuz gibi, üretimde çalışacak kalifiye usta, yardımcı ve formen gibi, hatta lazer operatörü, CNC operatörü, rooter operatörü gibi, bunları çalıştırabilecek kalitede eleman bulmamız çok zorlaştı, hatta bunlar artık futbolcu gibi transfer edilmeye başlandı. Yani şu anda bir kaynak ustasının maaşı beyaz yakalının üstünde. Burada en önemli konu, sektörel bazda hep “eğitimin önü açılsın” diyoruz ama meslek liseleri veya meslek yüksekokullarından çıkan insanların da muhakkak üniversite sınavına girerek yine beyaz yakalı olmak için önleri açılıyor, öyle bir çalışma var.         

İkincisi de, bu ücretlerin şu andaki döviz bazındaki seviyelerine baktığımızda, yani sadece çalışanın net ücreti değil, aynı zamanda bunların SGK’si, muhtasarı, yemek maliyetleri, ulaşım maliyetlerini içine koyduğumuzda bendeki rakam yaklaşık olarak 1.500-1.600 dolarlara geliyor.     

Geçmişimizde ihracatta ucuz işçilikten dolayı birtakım avantajlar vardı ama şu anda döviz bazında Türkiye’deki işçilik maliyetleri çok yükselmeye başladı.

Doğu Avrupa’dan 1400 Euro’ya giden TIR bizden 5000 Euro’ya gidiyor
Türkiye’nin ihracata ihtiyacı var yani ihracat yapmak istiyoruz hepimiz ama sektörel bazda, hem işçilik maliyetlerinde yükseliş hem de özellikle, Avrupa Birliği’nin malların serbest dolaşımında herhangi bir kotası yok. Ama bu karbon emisyonu belki de bahane edilerek Türkiye’ye transport kotası uygulanıyor. Dolayısıyla, Türkiye’den Orta Avrupa’ya giden bir TIR belki bir ayda geliş gidiş yapabiliyor bu kotadan dolayı. Bu da şöyle ilginç bir maliyete neden oluyor: İstanbul’un hemen yanında bir Doğu Avrupa ülkesinden çıkan TIR Orta Avrupa’ya 1.400-1.500 Euro’ya giderken, Türkiye’den, İstanbul’dan çıkardığınız TIR Orta Avrupa’daki aynı lokasyona 4.500- 4.600 Euro’ya gidiyor hatta bazı dönemlerde 5.000 Euro’ya kadar çıkabiliyor.

ADEZZA YAPI SİSTEMLERİ GENEL MÜDÜRÜ SERKAN ALPASLAN:

Üretim ve lojistik maliyeti ihracatta rekabeti zorlaştırıyor
Adezza Yapı Sistemleri olarak alüminyum pergola, bahçe mobilyaları ve kapı pencere üretebileceğimiz yeni bir tesis kurmuş bulunuyoruz. Alüminyum kullanımı, hafif ve kolay işlenebilir olmasından dolayı her geçen gün artıyor. Günümüzde, dış mekan veya bahçe hayatında ahşap ve plastik ürünlerin yerine alüminyum ürünler daha sıklıkla kullanılmaya başlandı. Aynı zamanda pandemiden sonra bahçe hayatının da gelişmesiyle bu tür ürünlere ilgi daha da arttı.            

Biz de alüminyum sektöründeki 20 yıllık tecrübemizi bu yönde değerlendirmeye karar verdik ve yeni üretim tesisimizde alüminyum bahçe mobilyası ve pergola sistemleri üretmeye başladık. Fakat birçok sektörde olduğu gibi bu sektörde de rekabetin oldukça fazla olduğunu gördük. Aynı zamanda üretim maliyetlerinin yüksek olmasından dolayı Avrupa bölgesine ihracat konusunda da zorluklar yaşıyoruz. Lojistik giderlerinin de yüksek olması Avrupa bölgesinde rekabet şansımızı gün geçtikçe daha da zorlaştırıyor. Bu sebeplerden dolayı bizler de ürünlerimizi kutulu ve montaja hazır şekilde planlıyoruz bu şekilde lojistik giderlerinin daha az olacağını düşünerek pazar payımızı arttırmayı hedefliyoruz.

Ankara’da fuar alanı bir an önce açılmalı
Ülkemizde meslek liselerinde alüminyum ve cam bölümü metal işlerinin altında ders olarak işletiliyor. Metal işleri bölümünde çelik konstrüksiyon ve kaynak gibi ağır metal işleri akla geldiği için hafif işlerde çalışmak isteyen birçok genç için ilgi çekici olmuyor.            

Avrupa da bizim gibi sektörlerde, mavi yaka kadın istihdamı erkek istihdamına yakın sayılarda, bu da meslek liselerine yönlendirmeler ile oluyor.         

Son olarak fuar konusuna değinmek istiyorum. Ankara da fuar alanı henüz tamamlanamadığı için küçük birkaç fuarın dışında fuar düzenlenemiyor.          

Ankara fuar alanının bir an önce tamamlanıp hizmete açılması gerektiğini düşünüyorum.

TRUVA CAM VE ALÜMİNYUM SİSTEMLERİ SAHİBİ AKIN ÖZÇELİK:

Hem hammadde fiyatları hem de sıkıntı artıyor
Firmam hammaddesi alüminyum olan profillerin, atölyemizde işlenerek Ankara ve ülkemizin her noktasında montaj olanağı ile cephe, doğrama, sürme ve giyotin sistemleri ile hizmet vermektedir. Firmam kuruluşu ile ülkenin sayılı Cam Balkon imalatçıları arasına girmiştir, Piyasanın değişmesi ile cam balkon ürünleri yerini daha kullanışlı ve tercih edilen sistemlere bırakmıştır. Ankara da sayısız restorana yapmış olduğumuz doğrama, sürme ve giyotin sistemleri ile adımızı tanıtmış olup, Bodrum da açmış olduğum şubem ile villa ve ev müşterilerine hizmet portföyümüz daha da gelişmiştir. Aldığımız memnuniyet dolu geri dönüşler ile villa ve konut projelerin de firmamızın adının geçmesi de artmıştır.          

Şu an piyasa da bulunan birçok alüminyum firması gibi, hatta alüminyum değil sanayide çalışacak eleman bulma sıkıntısı ülkemizde giderek artmaktadır. Sahibi olduğum firmada yaşça büyük kalifiyeli ustaların sayısı yetiştirilecek çırakların sayısından maalesef ki fazla. Eskiden “Okumazsan seni sanayiye veririz” sözü ile yetiştirilen nesiller yerini “Nasıl daha hızlı para kazanabilirim?” diyen bir nesle dönüştü. Bu durum ise eleman bulmayı maalesef ki zor bir duruma sokuyor. Eleman bulduk diyelim ki, usta-çırak ilişkisi ile yetiştiğimiz dönemi yeni jenerasyona uygulamamız mümkün olmuyor.           

Artan fiyatlar ile yaşadığımız sıkıntılar da haliyle artıyor. Muhtelif giderleri müşteriye yansıttığımız maliyet tablosunda öncesinde yansıtmazken, şu an tüm giderleri göz önünde bulundurmak zorunda kalıyoruz. Değişen müşteri portföyü ile de müşterinin istekleri de oldukça değişmiştir.                  

YENİCE İNŞAAT DEKORASYON SAHİBİ İMDAT AKYÜZ:

Türk Patent, aldığımız patentleri korumuyor
Biz ağırlıklı olarak kurşun geçirmez ve patlama dayanımlı alüminyum doğrama sistemleri üretiyoruz. Standart doğrama sistemlerinin biraz daha dışındayız. Hem ihracat hem yurt içi satışlarımız var.             

Ben, herkesin belirtmiş olduğu sorunların haricinde bir iki sorunu belirtmek istiyorum. Ürettiğimiz ürün EN standartlarında bir ürün. Biz bir tasarım tescil geliştiriyoruz, faydalı model ve patentlerini alıyoruz. Bize 10 yıl koruma hakkı verilen bu ürünü daha sonra başkaları kopyaladığında, ürettiğinde, biz şikâyetçi olduğumuzda Türk Patent bunun arkasında durmuyor ve bizi korumuyor. Benim yurt içinde en büyük sorunum bu. Yani ben bir ürün geliştiriyorum, ürün tasarlıyorum, sistem dizayn ediyorum, buna bütçeler, bedeller ödüyorum ve bunu belgelendiriyorum. Daha sonra birisi çıkıp benim ürünümü kopyaladığında, bununla ilgili dava açmaya kalktığımda zorlanıyorum. Daha önceden buna yönelik yaptırımlar caydırıcıydı.             

Patentini aldığım ürünü parayla bana satamazsınız Gelinen noktada, ülkemizde bir şeyler üretilsin diye ucu açık bırakıldı. Şimdi gidip bunu yapmak istediğimizde şu oluşuyor: Size maddi olarak ne kadar zarar veriyor, kaç kişi bunlar, isim isim tespit ediyorsunuz, ne kadar zarar veriliyor size, Örneğin 3 firma 10 milyon TL zarar veriyor dediğimizde, ihtiyati tedbir, haciz kararı, aynen uygulanabilmesi için bu 10 milyon lirayı götüreceksiniz devletin icra dairesine yatıracaksınız.              

Yani ben her Telif (Rüçan) hakkımı korumak için açacağım her davaya o paraları yatırmak zorunda değilim. Yani bu benim hakkımdır, patentini almışım, telif haklarını almışım, bana bunu parayla satamazsınız tekrar ve yüksek bedellerle satamazsınız. Veya bu hakkı kullanabilmem için beni orada maddi anlamda bir yerde zorlayamazsınız. Benim en büyük sorunum bu. Yani bu patenti bana vermekteki göreviniz şudur: On yıl beni korumakla mükellefsiniz. Bu sıkıntıları yaşamamızın sebebi olarak , oradaki incelemeyi yapan arkadaşların yetersiz olduğunu düşünüyorum, liyakatlı olmadıklarını düşünüyorum .           

Dış politika bizi çok etkiliyor Devletimizin dış politikasından kaynaklı anlık değişimlerden çok büyük zararlarımız var. Yani bugün iyi olduğumuz devletle yarın kötü oluyoruz, bizim oraya yaptığımız yatırım, verdiğimiz acentelikler, bayilikler, gittiğim fuar, her şeyimiz altüst oluyor.           

ALTİM ALÜMİNYUM ORTAĞI HALİL CENK AKTAŞ:      

Yeni jenerasyon, “yaşamak zorundayım çalışmak zorunda değilim” diyor      
 Sohbete biraz tersten başlamak istiyorum. Yaşadığımız eleman sorunu insan kaynakları konusundaki problemlerle alakalı. Şu anda bizdeki mevcut çalışan sayısı yaklaşık 310 kişi. Geçen sene, bizde işe girip de işten çıkan insan sayısını oturup insan kaynaklarıyla değerlendirdiğimde gördüm ki, yaklaşık 528 kişi girmiş ve çıkış yapmış.

“Bu sadece maaşla orantılı olamaz. Bunu bir araştıralım” dedim. Özellikle genç mavi yaka, genç mühendislerle başlayıp içerideki mavi yakalarla da sohbet ettiğimizde bu işin altında yatan şeyin aslında psikolojik bir değişim olduğu ortaya çıktı. Şöyle: Bizler çalışmak zorundayız. Hayatımıza başladık, babamızdan, anamızdan, atamızdan böyle bir şey var. Var olmak zorundasın, bir şeyler üretmek zorundasın, bunun için mücadele etmek zorundasın gibi bir kavramlar... Ama yeni jenerasyonda şöyle bir gerçek var: “Yaşamak zorundayım, çalışmak zorunda değilim” düşüncesine sahipler. Yaşamak istediği hayatla ilgili çalışma miktarı neyse ona eşitleniyor ve “Bu şekilde de hayatımı idame ettiririm” diyor.         

Yani bunlar hayatları boyunca bu şekilde çalışsalar hayallerindeki ev ve arabayı alamayacaklarını biliyorlar. Bence artık biz patronların da bu hayatın gerçekleriyle yüzleşmemiz gerekiyor. Olaya bir de bu açıdan bakmamız gerekiyor. Bu bence ana temel problemlerden bir tanesi. Bir de benim kendi firmamda yaptığım araştırmaların sonucundaki en önemli parametrelerden bir tanesi de şu: “Artık insanlar nereden başlayıp nereye gittiğini de görmek istiyor. Bizim gibi orta ölçekli firmalarda bir kariyer planlaması yapma şansı çok olmuyor bu insanların. Çünkü gidebilecekleri ve oturabilecekleri bir koltuk ve sıfat sayısı onlar için yeterli değil. Biz büyüyoruz ama alışkanlıklarımıza bağlı yönetim tarzı da çok değişmiyormuş gibi, daha korumacı, daha konservatif bir hayata devam ediyoruz. Bunlar da böyle şey yapıyor.”

Gana’ya bomba atıldı biz 200 dolar zam yedik
Ben alüminyum profili üretiyorum firmamda. Öyle olunca, bizim dünyamızda şöyle farklılıklar var: Biz Londra Metal Borsası, , dolar ve Euro kuru, dolar-Euro paritesi gibi birçok şeyi aynı anda takip etmeliyiz. Bizim işimizde şöyle bir durum var: En çok maden Gana’da, Avustralya’da bulunuyor. En çok işlenen yer Çin. Alüminyumu en çok kullanan ülkelerden bir tanesi de biziz. Geçenlerde Gana’ya bir bomba atıldı, biz burada 200 dolar birden zam yedik. Zaten kâr marjım da o kadar.               

Ben 2003 yılında şirketi kurduğumda Ankara’da biz dahil iki firma vardı. Şu anda 18 firma var. Kapasite hesaplarını şöyle kabaca yaptığımda şu anda Ankara’da üretilebilir profil miktarı aylık 10 bin ton civarına geldi. Şimdi garip olan şu: Ankara’da tüketilen profilin önemli bölümü doğrama profil ve biz dahil 17 firmanın hiçbiri doğrama profil üretmiyor.            

MEKON PANEL YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNÇ SEVİN:

En büyük sorunumuz kurdaki istikrasızlık
Biz 50 yıllık firmayız, aile şirketiyiz. Son 30 yıldır hangar kapıları yapıyoruz. Başlangıçtaki işimiz alüminyum asma tavan, çatı-cephe kaplamalarıyken şimdi sektör değişikliğine gittik. Daha çok savunma sanayisi ağırlıklı çalışıyoruz. Projelerde şirketimizin adı yer alıyor. Ama bir ihalenin sonuçlanması 4-5 ay sürüyor. Biz 50 yıldır TL olarak teklif veriyoruz. Ama verdiğimiz teklifin de dört beş ay sabit kalabilmesi lazım. Çünkü benim teklifimle müteahhit gidip ihaleye girip o işi alıyor. Sonra işi aldıktan sonra “Fiyatım şu oldu” deme şansım yok artık.           

Hammadde fiyatlarının bir düzende durması lazım. Eğer döviz bir yerde sabit kalmalı. Bu TL 30 olsun, 40 TL olsun, fark etmez. Hiç olmazsa önümü görebileyim ve teklifl erimi de rahatça yerine getirebileyim. İşçilikte de aynı şey. Yani durup dururken işçiliğe yüzde 50 zam. Hadi, biz bunu öngörememiştik. Verilen söze güveniyoruz, 1 yıl zam yok diye ona göre teklif veriyoruz. Şimdi kalkıp da “Bir daha zam yapacağız” denirse o zaman tutunamayız. Birinci problem bu, istikrar konusu.          

Kamu dahil herkeste ithal hayranlığı var
İkincisi, ben son 30 yıldır ithal hayranlığına karşı büyük çaba gösterdim. Türkiye’de bir ithal hayranlığı var. Sadece halkta değil, kamuda da bu durum söz konusu. Şartnamede “Hangar kapıları imal edildikten sonra sevkiyat öncesi yerinde görülecektir” diyor. İngiliz firmasına yaptırırsanız tabii gidip       

Londra’da görülüyor kapılar. Eğer ben yaparsam Gölbaşı’ndaki fabrikama gelip görecekler. Şimdi “Aynı fiyat olduktan sonra gene yabancı olsun” söylemleri başladı. Biraz arada fiyat farkı lazım. O yüzden kuru önemsiyorum.             

‘İncelemesiz patent’ diye bir şey çıkardılar
Şimdi Patent Enstitüsü, İncelemesiz Patent diye bir kural çıkardı. Herhangi bir şeye patent başvurusu yaptığınız zaman bunun fotoğrafını, çizimini vs. bir bültende yayınlıyor. “Bunun daha önce yapılmışı var mı? Bu patente değer mi değmez mi? diye bir inceleme yapmıyor. Üç ay içerisinde o bültene bir itiraz gelmezse patent kesinleşiyor. Dolayısıyla, buradan öyle komik şeyler çıktı ki patlamış mısırın patentini alan çıktı. Yani adam patlamış mısırın fotoğrafını yayınlıyor, üç ay itiraz gelmeyince gidip bütün mısırcıların elindeki patlamış mısıra el koyuyor.          

Bütün doğrama profillerinin, hatta Eyfel Kulesi’nin patentini bile alan oldu. Bu sefer dediler ki: “O zaman bu kadar sıkı takip etmeyelim biz de bunu.” Yani burada Patent Enstitüsü kendi görevini yapmıyor. Oysa Patent Enstitüsü’nün görevi patent başvurusunu incelemektir. Üstelik itiraz meselesi de sorunlu. Şimdi bir itiraz ücreti var.     

Ayrıca 2021 yılının Eylül’ünde faizler düştü piyasaya bir miktar para çıktı. Yani daha önceki dönemde enfl asyon yüzde 20, banka faizleri yüzde 40 seviyesindeyken, yatırımlar planlanmadan yapıldı.

 

Kaynak: Ekonomim.com
Ventur Gümrük Müşavirliği tarafından derlenmiştir

E-Mail ile Paylaş

e-mail ile paylaşımınız başarıyla tamamlanmıştır.

Diğer Haberler


AYDINLATMA VE RIZA METNİ

İşbu Aydınlatma ve Rıza Metni, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) uyarınca, VENTUR GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ ve DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ. (“Şirket”) tarafından veri sahiplerinden temin edilen kişisel verilerin ve özel nitelikli kişisel verilerin, işlenmesine ilişkin usul ve esaslara ilişkin olarak işe alım görüşmeleri esnasında veri sahiplerinin aydınlatılması ve aşağıda kapsam ve amaçlarla verilerin işlenmesine ilişkin rızalarının temini amacı ile düzenlenmiştir.

İşbu Aydınlatma ve Rıza Metni’nde kullanılan; “kişisel veri” kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye (Çalışan Adayı’na) ilişkin her türlü bilgiyi, “kişisel verilerin işlenmesi” kişisel verilerin tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla elde edilmesi, kaydedilmesi, depolanması, muhafaza edilmesi, değiştirilmesi, yeniden düzenlenmesi, açıklanması, aktarılması, devralınması, elde edilebilir hâle getirilmesi, sınıflandırılması ya da kullanılmasının engellenmesi gibi veriler üzerinde gerçekleştirilen her türlü işlemi, “özel nitelikli kişisel veri” kişinin (Çalışan Adayı’nın) ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verilerini, ifade eder.

a) Veri Sorumlusu Hakkında Kişisel verileriniz ve işe alım görüşmeleri esnasında tarafımızla paylaşmış olduğunuz özel nitelikli kişisel veriler kapsamına giren verileriniz, Kanun kapsamında aşağıda belirtilen kapsam ve amaçlar ile Şirket tarafından işlenebilecektir. Kanun kapsamında Şirket veri sorumlusu olarak kabul edilmektedir.

b) Kişisel Verilerinizin İşlenme Amaçları Kişisel verileriniz ve işe alım görüşmeleri esnasında tarafımızla paylaşmış olduğunuz özel nitelikli kişisel veriler kapsamına giren verileriniz, Kanun’un 5 ve 6. maddelerinde belirtilen kişisel verilerin işlenmesine ilişkin şartlara uygun olarak işlenmektedir. Kişisel verilerinizin ve işe alım görüşmeleri esnasında tarafımızla paylaşmış olduğunuz özel nitelikli kişisel veriler kapsamına giren verilerinizin işlenmesi amaçları tahdidi olmamak üzere: Şirket’in ve/veya grup şirketlerinin, bağlı şirketlerinin insan kaynakları politikalarının ve operasyonlarının yürütülmesi, insan kaynakları politikalarına uygun şekilde açık pozisyonlara uygun personel teminidir.

c) Kişisel Verilerinizin Aktarılması Kişisel verileriniz ve işe alım görüşmeleri esnasında tarafımızla paylaşmış olduğunuz özel nitelikli kişisel veriler kapsamına giren verileriniz, yukarıda b) bendinde belirtilen amaçların gerçekleştirilmesi ile sınırlı olmak üzere, Şirket’in grup şirketlerine, bağlı şirketlerine, hissedarlarına, iş ortaklarına, Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen şartlara uygun olarak aktarılabilecek ve aktarım yapılan bu kuruluşlar tarafından da verileriniz işlenebilecektir.

d) Kişisel Veri Toplamanın Yöntemi ve Hukuki Sebebi Kişisel verileriniz ve işe alım görüşmeleri esnasında tarafımızla paylaşmış olduğunuz özel nitelikli kişisel veriler kapsamına giren verileriniz, bu formun veri sahibi olarak tarafınızca doldurulması ve/veya Şirketimize herhangi bir kanaldan iş başvurusu yapmanız halinde ilettiğiniz bilgi ve belgeler yoluyla toplanmaktadır. Yukarıda belirtilen hukuki sebeplerle toplanan kişisel verileriniz ve işe alım görüşmeleri esnasında tarafımızla paylaşmış olduğunuz özel nitelikli kişisel veriler kapsamına giren verileriniz, Kanun’un 5. ve 6. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında bu Aydınlatma ve Rıza Metni’nin b) ve c)bentlerine tabi olarak işlenebilmekte ve aktarılabilmektedir.

e) Kişisel Veri Sahibinin Kanun’un 11. maddesinde Sayılan Hakları Kanun’un 11. maddesi uyarınca veri sahipleri,
• Kişisel veri işlenip işlenmediğini öğrenme,
• Kişisel verileri işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme,
• Kişisel verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme,
• Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme,
• Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme ve bu kapsamda yapılan işlemin kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme,
• Kanun ve ilgili diğer kanun hükümlerine uygun olarak işlenmiş olmasına rağmen, işlenmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalkması hâlinde kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme ve bu kapsamda yapılan işlemin kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme,
• İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme,
• Kişisel verilerin kanuna aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zarara uğraması hâlinde zararın giderilmesini talep etme
haklarına sahiptir.

Kişisel verilerimin ve işe alım görüşmeleri esnasında tarafınızla paylaşmış olduğum, özel nitelikli kişisel veriler kapsamına giren verilerimin işbu Aydınlatma ve Rıza Metni’nin imza tarihinden itibaren 5 (beş) yıl süre ile Şirket tarafından kurulan ortak veri tabanında, Şirket ve/veya Şirket tarafından tayin edilen veri işleyen tarafından tutulabileceğini, işlenebileceğini, kullanılabileceğini, aktarılabileceğini, aktarım yapılan kişi/kurumlar tarafından da işlenebileceğini, veri sahibi olarak haklarım konusunda, Kanun’un 11. maddesi kapsamında eksiksiz bir şekilde bilgilendirilmiş olduğumu kabul, beyan ve taahhüt ederim.